-
David Ivison: Neden Anarşist Değilim
Anarşist anlayışın sınırları nedir? 1972’den şu ana meseleye canlı bakış.
-
Kaleciyi delirtmek veya eski zaman futboluna dair bir film
Pál Sándori filmi veya Iván Mándy’nin romanı. Maçı kenardan izleyip zamanında sahayı terk etmek üzerine.
-
JG Ballard ve Duygunun Ölümü
Kentsel çevre ile insan doğası arasındaki ilişkiyi en iyi kavrayanlar teorisyenler değil, roman yazarlarıdır. Psikocoğrafya (Londra Yazıları)’dan aktarıyoruz.
-
Dreckig: Diskotekte kıyamet havası
Dünyanın son gününde dans edecek gibi gözüken Cumbia elektro grubu Dreckig ile söyleşi. Biraz kraut, biraz latin, eriyen beyin.
-
Ölü bir romancının annesi olmak – Walker Percy | John Kennedy Toole için
“Yıllar bana, istemeyeceğim şeylerden nasıl kurtulacağımı çok iyi öğretmişti. Yapmak istemediğim şeylerden biri de kesinlikle buydu: Ölmüş bir romancının annesiyle uğraşmak.”
-
-
[Algernon Blackwood] Olağan olanın aniden olağandışı görünmesi
Algernon Blackwood’un BBC ile yaptığı Gooseflesh başlıklı bu söyleşi THE LURE OF THE UNKNOWN, Essays on the Strange kitabında yer alıyor. İnsanın dehşete düşme yetisini nasıl hatırlamadığına dair şerh düşmek için çevirdik.
-
Viktor Şklovksi: Öfkeye bir yer bulmak
1978 kışında İtalyan gazeteci Serena Vitale, Viktor Şklovksi’yi Moskova’daki evinde bir hafta ziyaret eder. O yıl Rusya’da tarihte eşi nadir görülmüş bir soğuk olduğu söylenir. Her sabah, Vitale apartman kapısında bekleyen KGB görevlisini Şklovski ile anti-Sovyet bir içeriği olmayan, ”sadece edebiyat” hakkında konuştuğuna dair ikna etmek zorunda kalır. KGB ajanı da her sabah, ”Viktor Şklovski…
-
Bram Stoker ve Winston Churchill: Umutlar, iş ve idealler
“Umutsuzluğun fısıltılarını süpürmek için buradayız. Geri dönmüyoruz: devam ediyoruz.”
-
Nesir Fikri
Nesir karşısında şiirin kimliğini adımlama olasılığı üzerinden giderek serdetmediği sürece, şiirin hiçbir tanımı tam anlamıyla tatminkâr değildir.
-
İnsan, doğa ve egemenlik
Hayatın yüksek amaçlarını belirleme yetkisi elinden alınan ve karşısına çıkan herşeyi basit bir araca indirgemekle yetinmek zorunda bırakılan akıl için, geriye kalan tek amaç, bu düzenleyici faaliyetin sürdürülmesidir. Bu faaliyet bir zamanlar özerk bir “özne”ye aitti.